Telepati: 

Duyu dışı algı yoluyla iletişim kurma sanatı olarak Allahın insanlara el-Batın-el Habir isim ve sıfatlarıyla ruh ve zihin gücünün yansıma projeksiyonu olarak verdiği en önemli bir dış algılama ve algıları kavrama sanatıdır.

 

Telepati=alıcı+verici+imajinasyon+frekans+modül+sembol altıgeninin uzay geometrisinde orijin sayısının, mental korelâsyon parametrik dizilimi teoreminin 41+3*6 (62+812)sayı formülasyonudur. 

Mental korelasyon parametresinin insan beyninde yaydığı EEG(elektroansefalografi) ölçümünün deki enerji dalga boyutları:

Algı da dâhil olmak üzere 40 Hz Gama(x) Dalgaları yüksek zihinsel aktivite, sorun çözme, astral seyahat(Tayy-i mekân) ve Bilinçaltı ruha dönüş, Telepati, Durugörü, Duyu işiti, Duyu koku, Lucid rüya, Düşünce gücü enerjisi

13 – 40 Hz Beta Dalgaları, Aktif, Meşgul ya da Endişeli Düşünme ve Aktif Konsantrasyon, Uyarılma, Biliş…

7 – 13 Hz Alfa Dalgaları Dinlenme (uyanık iken), Uyku Öncesi ve Ön-Uyanıklık Uyuşukluk…

4– 7 Hz Teta Dalgaları, Derin Meditasyon, Rem uykusu…

0–4 Hz Delta Dalgaları Derin Rüyasız Uyku, Vücut Farkındalık Kaybıdır.

0–40 Hz Omega perispri Dalgaları, Tüm Vücutta Gezen ve Ruh Enerjisini Standart olarak dağıtan enerjidir. Otistik ve spastik kişilerde gezinti perispri 0–10 Omega Hz gücüdür.

 

Parapsikolojinin en üst dallarından olan telepati günümüzde Uluslar arası istihbarat tarafından çeşitli birimler tarafından kullanılan telepatik telkin enerji gücü veya beyin düşünce enerji gücü boyutlarının en üst seviyeye çıktığı Mezansefalon(orta beyin) da impulsların yakılarak enerji dalgasına dönüştüğü gama(x) herzs dalga enerjisi ile kullanılan bir silahtır. Uzaktan evrensel iletişim olarak bilinen telepati; beyin yapısı ve işleyişine fonksiyonel olarak açık beyin sezi gücünün makro ve mikro kozmos nitelik ve niceliğine bağlı olarak gelişir. Beyin frekanslarının normalin üstüne çıkarak, elektrik enerjisine dönüşen gama(x) dalga boyu düşünce gücü enerjisi adı verdiğimiz ve ışık hızından daha hızlı hareket eden bir yapıya sahiptir. bu açıdan ışık hızı 299.793 km/saniye olmasına rağmen, bir insanın düşünce enerji gücü hızı 599.978 km/saniye dir.

İçgüdüsel ileti alan hayvanlar âleminde ise durum daha da farklıdır.18 bin âlemden kuşlar âleminde içgüdüsel enerji ileti dalga boyu 590.785 km/saniye, iki veya iken fazla içgüdüsel algılama antenleri bulunan böcekler âleminin içgüdüsel enerji ileti alma dalga boyu 590.888 km/saniye, balıklar âleminde ise örnek yunus ve balinalarda 590.952 içgüdüsel ileti alma dalga boyu sınırıdır. Hayvanlar âlemi makro kozmik enerji yayılım alanlarının ölçümleri rölatif bir aksondur. Mikro kozmik enerji yayılım alanlarında ise hayvanların içgüdüsel enerji ileti alma enerjisi, makro kozmik enerji alma ve yayma enerji gücünden oranla daha düşüktür.

Deprem iletisini içgüdüsel algılama enerji yetileriyle önceden alabilen hayvanların tepkisel olarak bir araya toplanma istemleri kuran-ı kerimde de belirtilmiştir. Tekvir süresinin 5. (hayvanları bir araya topladığımız zaman) ayetinde kıyamet kopmadan önce tüm hayvanları bir araya toplanacağı belirtilmektedir. Makro kozmik enerji yayılım enerjisini içgüdüsel olarak algılayan hayvanlar depremler olmadan önce bir araya toplanma ihtiyacını içgüdüsel olarak algılarlar, yani her büyük deprem olma olgusu, hayvanlarda kıyamet kopacak telepatik telkinini beyinde içgüdüsel algılatarak makro kozmik enerji iletileriyle bir araya toplanma durumu yaşarlar.

1999-Kocaeli depremi ve Japonya-Kobe depremi…

İnsan düşünce enerji gücü beyin yapısının gelişmişlik düzeyiyle bağlantılıdır. Beynimizin sadece %5 ini kullanıyoruz diye ortaya çıkan veriler veya öngörüler doğru değildir. Beyin yapısını bilimsellik adına yüzdelik paylara bölenler, paydanın ne olduğunu anlayamayacak kadar metafizikten ve parapsikolojiden uzaktırlar. Her şeyi somut araçlar veya çıkarımlarla açıklamaya çalışanlar, görülmeyen fenomenlere de inanmakta zorluk çekerek, beyinlerini yüzdelik paylarla, paydalarlar. Beynin anatomisi bizlere anlatmaya çalışanlar; beynin algılama, düşünme, hayal kurma ve kurgulama yetilerini bizlere anlatamazlar. İşte burada da işin içine bilinmeyen denklemler adını verdikleri metafizik ve parapsikoloji çıkar, fakat metafizik ve parapsikoloji bilinmeyen denklem değil aslında bilenler ve kendilerini yetiştirenler için bilinmeyen denklemlerden çıkıp kuralları normatif olan fonksiyonel denkleme dönüşür. İşte beynin görülmeyen yapısını harekete geçiren unsur olan metafizik ve parapsikolojide bu olguya (tele-uzaktan)-(pati-duyu) denir.

Kimse telepatiyi duyumsayacak ve algılayamayacak kadar inkârcı olamaz. Çünkü tüm dinlerde olduğu gibi görünmeyen tek varlık olan Allah ile biz insanlar ve hayvanlar zaten ruh ve düşünce olarak telepatideyiz. Nasıl mı? Dua etmek bir telepatidir. Namaz da başımızı secdeye koyduğumuz zaman rabbimize en yakın olduğumuz zaman ve an olarak telepatideyiz. Bizler rabbimizi yaratılıştaki fıtrat olarak göremeyiz. Ama rabbimiz bizi devamlı gözetleyen ve bilendir. o nun izni olmadıkça bir yaprak bile kımıldamaz.

Telepati hayatımızın her anında ve her zamanında var olmaya devam edecektir. Telepatik telkin olayı hipnoza benzetilebilir. Fakat hipnozdan daha zor ve karmaşık yapıdadır. Hipnozda kişi belli bir transa sokulmak için metaforlardan, objelerden veya çeşitli sesli telkin kalıplarından faydalanılırken. telepatide metafor yerine imajinasyon, sesli telkin yerine sessiz telkin, objelerin yerine semboller kullanılır. Hipnoz ile telepatinin tek ortak yönü alıcı ve vericilerin olmasıdır. Yâda bütünüyle hipnoz ile telepati birbirinden ayrılır;10 kişi bir arada bir insanı hipnoz edemez, fakat 10 kişi bir arada düşünce gücü enerjisiyle bir insana uzaktan telepatik telkinler verebilirler.

Hipnoz ile telepatinin ortak paydası ise bilinçaltı ve bilinç üstü denilen ruh’tur. Bilinçaltı insan beyninde yer alan bir merkez değildir. Hiç kimse bir insanın uzaktan beynini kontrol edemez sadece ruhunu kontrol edebilir. Ruh kontrol edildikten sonra, beyin işlevi telkin sistemiyle kontrol alınabilir. Ruh kontrol edilmeden, düşünce sistemi ele geçirilemeyeceği için beyin yıkama veya beyin kontrollerinde ilk elde edilen yer ruh ve ruhun bağlı bulunduğu perispri’dir. perispri beyin ile ruh arasındaki iletişimsel omega enerji bağıdır. beyin ile ruh arasındaki omega enerji bağı spesifik bir koordinasyon sağlar. otizm, down sendromu yâda spastikte de beyin ile ruh arasındaki bağlantıyı taşıyan perispri spesifik koordinasyonunu sağlayamadığından otistik, spastik ve Downlu kişilerin ruhları ele geçirtilemez. omega enerji dalga boyu çok düşük seviyede beyin ile ruh arasındaki dengeyi sağladığından konuşma bozukluğu veya hareket bozuklukları gelişemez.

Bilinçaltı kavramını ilk ortaya çıkaran Sigmund Freud dur. Freud’un kendi el yazısıyla yazdığı eserleri okunduğunda, Freud ruhu, bilinçaltı olarak açıklar. Maalesef ki Freud adına kitap çıkaran psikatrisler veya psikologlar bilinçaltı kavramını sanki beyinde bulunan bir algılama deposu yâda geçmişte yaşanmış birikimlerin izlerini taşıyan yer olarak anlatmaları kendilerine hasta sayısının daha çok artmasından ve tedavisi olmayan hastaların ortaya çıkmasından başka bir şey kazandırtmıyor. Bilinçaltı ruh’tur

 

 

Telepati: yunanca tele (uzaktan) ve pathos (duygu, düşünce) kelimelerinden telepati kelimesi türemiştir. duyu dışı algı yoluyla iletişim kurma sanatı, telepati uygulama teknikleri modül-verici-frekans-modül-alıcı formüllerin bileşkesinden oluşur. telepatik bağlantıyı kurabilmek için teknikleri bilmek şarttır. Telepatik iletişiminin en zor kısmı frekans ayarlama ve alıcı modülü kurmadır.

Telepatik bağlantıyı kurma ile insanlar uzakta olan tanıdığına veya tekniklerini öğrenmeyle birlikte istenildiği insan ile duyu dışı algı yoluyla iletişim kurabilir. bu yetenek bütün insanlarda vardır. telepatinin frekans ayarlaması ve modül kurması akademik teknik eğitim gerektirir. Telepati, -popüler anlamıyla- birbirlerinden uzakta farklı yerlerde bulunan kişilerin ek hiçbir teçhizat olmaksızın (beyinlerinden başka!) aralarında gerçekleştirdikleri düşünce aktarımı olarak bilinir. (gerçekliği ve doğruluğu mevcut Ortodoks egemen bilim anlayışınca reddedilmekle beraber, böyle bir fenomenin gerçek olması ve kontrol edilebilmesi durumunda sağlayabileceği potansiyellerin büyüklüğü, geçmişte Sovyetler birliği gibi resmi ideolojisi materyalizm-ateizm doğrultusunda şekillenmiş bir ülkenin dahi bu konuya eğilmesine sebep olmuştur.  

kelime kökeni itibariyle ise, yunanca tele-patheia: uzaktan-etkileşim anlamına gelmektedir. Yani, arada bilindik anlamda herhangi bir iletim teçhizatı olmaksızın enformasyonun-bilginin kâinatın bir noktasından diğer bir noktasına anlık olarak taşınması anlamındadır. Kuantum telepati ise, kuantum fiziğinin önümüze serdiği garip olgulardan bir tanesini tanımlamakta kullanılan bir terim.

Bu olgu, atom altı seviyedeki âlemin üyelerinin fiziksel ölçülebilir niceliklerinin bilgisini (enerji, momentum vb.) birbirleri arasında adeta telepati yapar şekilde davrandıklarıdır. Olgunun ilk gündeme gelişi, kuantum fiziğinin doğmasında büyük katkıları olan fakat daha sonraları bu yeni fiziğin ihtimallere ve belirsizliklere dayalı kâinat tasavvurundan hoşlanmayarak muhalif bir pozisyon alan Einstein ın, kuantum fiziğinin öngörülerini çürütmek amacıyla doktora talebeleri podolsky ve rosen ile 1935 yılında ortaya attığı epr (Einstein-podolsky-rosen) düşünce deneyi ile olmuştur.

Düşünce deneyi: insan aklından ve düş gücünden başka bir düzeneğe ihtiyaç duymayan hayali deneylere verilen genel isimdir. Fakat elbette bu tür deneylerin kurgulanmasında fizik yasaları temel alınmaktadır. Deneyin, david bohm un önerdiği daha basit bir versiyonunu anlaşılabilirliği artırmak amacıyla basitleştirilmiş bir dille sunuyorum. Bu yazı makalesinde; telepati durumları, telepatinin kolay algılanması için örnekleme yoluyla telepatinin bilimsel açıklamaları, mesafeleri, neden olan etkenler ile ilgili düşüncelerimin yanı sıra; dünya teknolojisinin veya dünya biliminin hangi seviyede olduğu yer almaktadır...

Nasıl ki radyo, TV, uydu... Ses, görüntü, sinyal... Dalgaları belirli veya belirsiz frekanslarda yayılıyorsa; beyninde düşünülen düşüncelerde (içten veya dışarıya vurulmayan; konuşma, yazışma, beden dili... olmaksızın) beyinden dışarıya ses, görüntü, sinyal... Dalgaları gibi belirli veya belirsiz frekanslarda yayılır. Örnek: durgun suya damlayan bir su damlası nasıl ki suda dairesel bir dalga oluşturursa; beyinde düşünülen düşünceler de aynı şekilde dalgalanmalar oluşturur. Suya sürekli su damlaları damladıkça dalgalar sürekli tekrarlamalar oluşturursa; aynı şekilde de beyin sürekli düşündükçe bioelektromanyetiksel dalgalar sürekli tekrarlamalar oluşturur.

Dünyada yerde bulunan radyo istasyonundan çıkan ses sinyalleri; gökyüzünde bulunan iyonosfer atmosferin elektromanyetik dalgaları yansıtacak miktarda iyonların ve serbest elektronların bulunduğu yeryüzünden gökyüzüne kadar 70 km ile 500 km lik kısmı. 2. arz atmosferinin dış bir kuşağı.

Güneşten veya yıldızlararası uzaydan gelen ışımalar, burada atmosfer gazlarının atom ve moleküllerini iyonlar veya elektrikle harekete getirir. iyonosferin yüksekliği zamana ve mevsime göre değişir fakat sınırının 25 ila 50 mil arasında olduğu kabul edilir. Işıma ve yansıtma özelliklerine göre çeşitli tabakalara ayrılır. Karakteristik bir olay, bazı radyo dalgalarını yansıtmasıdır. Bu katmanda gazlar iyon halinde bulunur. Bu yüzden radyo dalgaları çok iyi iletilir. Sıcaklık yüksektir, ancak gazlar çok seyrek olduğu için sıradan bir termometreyle ölçülen sıcaklık düşüktür.

Tabakasına çarpıp daha geniş bir çapta gökyüzünden yeryüzüne doğru yayılır. Örnek: ses yankılanması gibidir. Beyin, bir düşünce organı olmakla birlikte; vücudumuzun komuta organıdır. Bedensel anlamda beynimizde bulunan milyarlarca sinir hücrelerinin birleşmesiyle oluşan bir organımızdır. Beynimizdeki sinir hücreleri vücudumuzdaki tüm hücreler ile bağlantılıdır.

Beynimizdeki sinir hücresinden yayılan bir sinyal hangi hücreleri harekete geçirmek istiyorsa o hücrelere sinyal gönderir; sinyalleri alan hücrelerce sinyaller algılanır. Bu gibi sinyalleri; bioelektromanyetiksel sinyaller olarak tanımlayabiliriz. Beynimizin hücrelere komut vermesiyle birlikte vücudumuzun uzuvlarını, kaslarını... Hareket ettirir. Bu durumun tam tersi de olabilir.

Yani hücrelerde beynimize bioelektromanyetiksel sinyaller gönderebilirler. Fakat beynimizin komuta ihtiyacı yokken neden hücreler beynimize sinyal göndersin? Hücrelerin beyne sinyal gönderilmesindeki amaç; hücrelerin risk altında olduğunu beyne iletmesidir. Hücrelerden beyne gelen bioelektromanyetiksel sinyaller beyinde algılanır. Beynimiz hücrenin risk altında olduğunu algılar. Beyin hücreyi savunma amaçlı tekrar aynı hücrelere farklı bioelektromanyetiksel sinyaller gönderir.

Hücreler beyinden gelen bu sinyalleri tekrar algılar; hücreler savunma amaçlı hareket ederler.

Vücudumuzun dışarıdan gelen ışık, ses, darbe gibi bir uyarıda ani ve hızlı bir hareketle tepki göstermesine örnek: refleks gözümüze fazla ışık geldiği zaman gözlerimizi kapatmamız, aşırı ses duyduğumuz zaman kulaklarımızı kapatmamız, elimizi veya vücudumuzu çok sıcak veya çok soğuk suya deydirdiğimiz zaman sudan çıkartmamız... Bu gibi durumların hepsi hücrelerden beyne gönderilen sinyallerdir. Ve beynin bu gibi durumlara tutumu refleks olarak tanımlanır.

Hücrelerden beyne gelen bioelektromanyetiksel sinyaller aynı zamanda görmemiz, duymamız, hissetmemiz... İçin beynimize yardımcı olurlar. Örnek: dilimiz ile şeker ve tuz arasındaki farkı algılamak, gözlerimiz ile renkler arasındaki farkları algılamak, kulaklarımız ile sesler arasındaki farkları algılamak, tenimiz (deri) ile dokunulanlar arasındaki farkları algılamak...

Bioelektromanyetiksel sinyaller hücreler ve beyin arasında olduğu gibi: hücreler ve hücreler arasında veya beyin ile başka bir beyin arasında etkileşimde bulunurlar. Örnek: birisi size dokunduğu zaman dokunulduğunuzu hissedersiniz. Tokalaşma esnasında dokunduğunuz ( temas) kişinin elinin soğuk veya sıcak olduğunu algılarsınız. Bunun nedeni hücreler arasındaki sıcaklık farkının beyine iletilmesidir.

Bu gibi durumların; farklı hücrelerin etkileşimde bulunduğunu basit bir örnek ile açıkladık. Bu örnek aynı zamanda beyin ile başka bir beyin arasında etkileşim kurduğunu da ispatlar. Beyin ve beyinler arasındaki bioelektromanyetiksel sinyaller etkileşmesini telepati olarak tanımlayabiliriz.

Radyo istasyonu, bir ses yayın organıdır. Geleneksel anlamda yayın havadan radyo dalgaları ile gerçekleştirilir. Günümüzde radyo istasyonları yayınlarını internet, kablo bağlantısı ve uydu gibi araçlarla da yapabilmektedirler. Klasik anlamda radyo dalgaları ile yayın yapan istasyonlar günümüzde am (amplitude modulation-genlik modülasyonu) ve FM (frequency modulation-frekans modülasyonu) olmak üzere 2 değişik yayın tekniği kullanırlar.

Ancak, son yıllarda internet kullanımın hızla yayılmasıyla beraber, internet üzerinden yayın yapan radyolar da radyo dünyasına katılmıştır. Radyo istasyonu verici, radyolar alıcıdır. Telsiz telefonlar, telsizler hem alıcı hem vericidir. Radyo istasyonu, TV istasyonu, telefon istasyonu... Veya telsizi kapatmamız durumunda verici olmadığından alıcılarda hiç bir sinyal algılamaz. Bu gibi durumlar bize dört farklı özellik belirtir. Verici istasyon, alıcı istasyon, hem verici istasyon hem alıcı istasyon, kapalı istasyon. [elektromanyetik dalga alıcısı; radyo dalgaları'ndaki ses modülasyonunu önce elektronik ortama sonrada sese çeviren elektronik alet; alıcı.] telepatide de aynı özellikler bulunmaktadır.

1. verici istasyon durumu: düşünceleri yayan (düşünen),

2. alıcı istasyon durumu: düşünceleri algılayan,

3. hem verici hem alıcı istasyon durumu: düşünceleri hem ileten hem de algılayan,

4. kapalı istasyon durumu: beyinler arası bioelektromanyetiksel iletişiminin olmaması veya farklı nedenlerden dolayı alıcıların veya vericilerin meşgul olması, bozulması... örnek: radyo, TV bozuk ise veya telefonlar meşgul ise

5. imajinasyon ile frekans sağlama vericinin, alıcıyı algılayabilmesi veya imgeleyebilmesi için hayal kurma kombinasyonlarının olması örnek: hediye, renk ve obje

6. modül veya modem yani alıcı ve verici arasında bağlantıyı sağlayıcı etken. Dünyadaki çoğu insan şu an ki zaman diliminde kapalı istasyon durumundadır. Yani çoğu insan bir şeylerle meşgul...

Radyo sinyal dalgalarının yayın mesafesi:

1. kısa dalga dinleyicisi swl (short wave listener ) yayını.

2. orta dalga yayını (mw- mid wave) ve FM normal bir radyo alıcısında.

3. uzun dalga yayını (lw- long wave)

4. uluslararası yayın am (genlik modülasyonu) (amplitude modulation) ile yayın yapmaktadır. TV sinyal dalgalarının yayın mesafesi:

1. yerel TV yayını.

2. ulusal TV yayını.

3. uluslararası TV yayını.

4. uzay uydu TV yayını telepatide bu durumlar ile aynı gibidir:

1. kısa mesafe telepati

2. normal mesafe telepati

3. uzun mesafe telepati

4. uluslararası mesafe telepati

 

Telepatiye neden olan etkenlerden bazıları:

1. teknolojik araç gereçlerden yayılan elektromanyetik etkenler

2. elektromanyetik ışınların etkileri

3. dünyamızın sahip olduğu manyetik alan etkileri

4. gizli güçler...

5. dünyada gezinti yapan iki âlem arasına sıkışmış ruhlar.

6. ışık galaksilerinde var olduğuna inanılan dünya dışı fenomenler

7. enerji çalışmaların lliastre olgusu.

8. kozmik ve evrensel enerji Entegrasyonu

9. bioplazmatik enerjilerin horoskoplar ile kırılmaları

10. dünyada saf ve doğal halde bulunan kristallerin enerjileri dağıtması.

11. parapsikolojik yeteneklere sahip kişilerin telepatik iletişim enformasyonu

12. ledünni ilminin telepatik bağlantıları

13. yüksek derecede karşılıklı sevgi yansıması

14. doğuştan gelen duyu görü, duyu işiti ve duyu koku yetenekleri; örnek parfüm filmi.

15. içgüdüsel anne ve çocuk sevgisi günümüzde dünya teknolojisi ve bilimin seviyesi iyi gibi görünmesine rağmen zararlı etkenleri de bulunmaktadır.

Bazı düşüncelere göre dünya teknolojisine ve dünya bilimine henüz ilkel gözüyle bakılmaktadır.Telepati kurslarımız başlamıştır. Telepati kurslarına katılarak, sizde uzakta özlediklerinize ve iletmek isteyip te yüz yüze iletemediniz duygu ve düşüncelerinizi iletebilirsiniz. Telepati eğitimlerimiz teoriktir,sizde bu yeteneğinizi geliştirmek istiyorsanız,international special metaphyics academy den randevu alabilirsiniz.

Good Guy bad Guy Good Guy bad Guy Good Guy bad Guy Good Guy bad Guy Good Guy bad Guy Good Guy bad Guy Good Guy bad Guy Good Guy bad Guy Good Guy bad Guy Good Guy bad Guy